Arşiv

Burberry

Bir yaygaralar efendim sormayın gitsin… Burberry markasını severim, parfümlerini de severim. Ama bu parfüme böyle bir dehşetengiz heyecan yüklemeyi anlamamıştım. Ta ki, reklam yüzü bayan şişkin dudak Rosie Huntington-Whiteley olduğunu görene kadar. Kızımızı Victoria’s Secret’in genç serisi olan Pink’ten hatırlamamla birlikte diğer mankenlerin doğal duruşunun yanında bu hatunun ısrarla büzüştürdüğü kalın dudaklarına ayrı bir uyuz olurdum. Kızım dudakların zaten dolgun, güzel. Ne kastırırsın be kafasız, senden önceki ablalarını örnek alsan da ardından gelen ergen yetmelerine facebook profil fotoğraflarına en zevzekçe dudak büzüştürmeli fotolar koymalarına örnek olmasan. Neyse iş işten geçti, bu kız örnek olacağı kadar oldu, üstüne bir de Body’nin yüzü de oldu. Fırça faslından sonra parfüme geçelim.

1 Eylül’de tüm dünyada satışa sunulan Burberry’nin yeni parfümü; Body. Kampanyayı yürüten kreatif direktör Christopher Bailey, parfümün burnu ise Michel Almairac.

Üst notalar; frezya, şeftali, pelin otu

Orta notalar; gül, iris

Alt notalar; vanilya, amber, sandal ağacı, misk

Gittim ve parfümü denedim. Uzun zamandır denediğim en (amiyane tabirle) tırt parfümdü diyebilirim. Bu muydu haftalardır yere göğe sığdıramadığınız parfümünüz diye haykırmak istedim Burberry’ye. Meyve-şipre kokularını sevmeme rağmen meyve-şipre diye yansıtılmış bir kokudan çok miskle derinleşmiş yok olmuş tam bir fiyasko ile karşılaştım. Öyle anlatıldığı gibi ne bir serinlik, ne bir tazelik alamadım. Hani nerede o iris, şeftali. Peki ya vanilya? Bir parfümde bunlar olduğunda mutlaka sevmişimdir onu. Almışımdır tek tek kokularını. Ama Body’de bu söz konusu olmadı. Orta notaya boşuna iliştirilmiş, her zerresine yazık edilmiş bir gül var mesela. Gül içeren kokuları sevmeme rağmen burada alamadım o kokuyu. 1 saat sonra yerinde yeller esen Body’den kalan bir boğukluktu sadece.

Bu kadar heyecana değmezdi Burberry, bak sana diyorum. “Şimdiye kadar ürettiğimiz en çekici koku!” derken elli defa düşünmeliydiniz.